Herkeslere Merhabalaaar,
Pazartesi gittiğim Balıkesir'den dün gece döndüm ve zaman olarak az gibi gözükse de dolu dolu geçirdim annem ve anneannemle zamanımı... Onlar birbirlerine destek olarak yaşama tutunan ve onları hayata bağlayan en büyük etkenin biz çocukları olduğu iki kadın... Çok değil bundan iki yıl evvel herşey daha farklıydı, hatta bundan 5 yıl evvel bambaşka...
Yıl 2007... Ben üniversiteden yeni mezun olmuşum ve anneannemlerin yazlığında tatilin tadını çıkarmaya çalışıyorum. Bahçeli bi ev, önde rengarenk çiçekler arkada salatalık, yeşil biber, dolmalık biber, taze fasulye, patlıcan, kabak ekilmiş bi bahçe... Huzurla yapılan yemekler ve muhabbet dolu kahvaltılar... Şimdi durup düşündüğümde ne güzel bir yazmış aslında ve biz kıymetini bilememişiz sanki... Hiç birimizin aklına 65 yaşının üzerinde olmasına rağmen denizde dipten dalarak giden sudan çıkmayan, denizden gelse bahçeyi sulayan yaşam dolu dedemin o yıl Aralık ayında bir geceyarısı aniden kalp krizinden öleceği gelmemişti... Hep başkalarının dedesi, anneannesi, babası, annesi ölürdü sanki bizim aileye ölüm hiç gelmeyecekmiş gibi yaşardık biz. Başkalarının başına gelirdi ama bir gün bizim de içimizi yakacağını düşünmemiştik. Ne o yaz ne de daha öncesinde...
Yıl 2010... Haziran ayında olmasından korktuğumuz olaylar zinciri halkaları tamamlamaya başladı. Uzun süredir bi türlü ikna edip doktora götüremediğimiz babam, artık kendisi de hastalığının farkına varmaya ve ölümden korkmaya başladığı için hastanede buldu kendini... Ancak kanser artık son evreye girmiş va kalın bağırsaktan karaciğere sıçramıştı. Teşhis konduğu anda aslında hepimiz artık onun için sayılı zamanlar olduğunu biliyorduk ama birbirimize bunu hiç bir zaman söylemedik. Hep umut dolu olduk birbirimize ve babama karşı. Balıkesir-İstanbul yolları eskitilmeye başlandı... Uzun kemoterapi seansları, hastaneden çıkmadan geçen günler... Gözümüzün önünde eridi ve yine bir Aralık günü kaybettik babamı... Bu ani olmadı ve ilk değildi kayıplardan bu yüzdendir belki biraz daha metin olmayı başardık, kimi zaman gözyaşlarımızı tutamasak da...
Ve şimdi bu iki kadın hayatlarına devam ediyorlar... Kolay değil, elektrik faturasını da yatırmak zorunda annem, eve gelirken ekmek almak da... Kombi bozulduğunda evde bi kaç aletle tamir etmeye çalışacak birileri yok evde artık. Bavul ağır da olsa taşımak zorundalar... Kolay değil, kocaman evde kendi kendilerine yaşamaya devam etmek zorundalar... Dostlar da olsa yine de akşam herkes evine gittiğinde o boşlukla başa çıkmak zorundalar onlar...
İşte bu yüzden otobüs hareket ettiğinde arkasını dönüp TEK başına yürüyen annemin gözyaşlarını saklamaya çalışması... İşte bu yüzden anneannemi öpmek için arabanın arkasına döndüğümde belli etmese de kapıyı kapatırken gözlerinin dolması... Kapıyı kapatıp arkamı döndüğümde çoktan dökülecek o deniz mavisi gözlerinden yaşlar...
Özlemlerine, hasretlerine, bize rağmen kendilerine yenik düşüp ağladıklarında hep teselli etmeye çalıştım onları. Hatta bazı zamanlar fazla katı oldum ama bilmediler hiç aslında kimse yokken ben de üzüldüm, ağladım. Özlenmez mi hiç? Biri dedem ki benim için çok özeldi, tarif bile edemem, diğeri de babam...
Giden geri gelmiyor maalesef... Hep derler ama hiç bir zaman gerçek anlamını farkedemeyiz ta ki sevdiklerimizden birini kaybedene kadar...
Denizcim başın sagolsun.. Ne guzel anlatmissin icindekileri. Annene ve anneannene de sabir diliyorum
YanıtlaSilSaol Canım.
YanıtlaSilDenizcim kayıpların için çok üzüldüm, bu kadar kuvvetli durmam duygularını ifade edebilmen okadar güzelki. Eminim sürekli yanlarında olamasanda annen ve ananen manevi desteğini hissedip güç alıyorlardır. sevgiler...
Silgözlerim dolu dolu okudum...Ben dedelerimin ikisini de çok küçükken kaybettim hayal meyal hatırlıyorum, babam da çok şükür hala hayatta ama sanki kendi acımmış gibi hissettim, çok güzel anlatmışsın. Rabbim mekanlarını cennet eylesin ve geride kalanlara başta ananen, annen olmak üzere hepinize sabır versin, öptüm kuzumu :*
YanıtlaSilokurken gözlerim doldu çok etkilendim yazından canım başınız sağolsun..Allah ananenle annenede sabırlar versin..çok zor yanlız olmak..benim anneannemde 36 yaşında dedemi kaybetmiş 3 küçük çocukla kiralarda kalmış..sonra çalışmış 3 çocuğunuda evlendirmiş evinide almış..tek gayesi çocukları ve torunları olmuş..benim için ananem çok değerlidir..yalnızlık deyince hep o aklıma gelir..çünkü tek başına kendi evinde yaşıyor..yanlarımıza gelsede 10 günden fazla kalmıyor evimi özledim diye dönüyor..şimdi 78 yaşında kıymetlim o benim..
YanıtlaSilDenizcim içim burkuldu bunları okuyunca..Tekrar başın sağolsun ancak ölüm var elbet..Ama biz dediğin gibi hiç gelmeyecekmiş gibi yaşıyoruz..
YanıtlaSilBaşın sağolsun canım..
YanıtlaSilBöyle zamanlarda ister istemez birine güçlüyü oynamak düşüyor.
Elbette sen de üzülüyorsun, ama kalanları ayakta tutabilmek için hep güçlü olmak zorundasın, hatta bazen insanların sana duygusuz diye hitap etmesi pahasına..
Malesef sevdiğimiz insanlar birer birer aramızdan ayrılıyor ve biz de bunu öyle ya da böyle kabullenmek, yokluklarına alışarak yaşamaya devam etmek zorundayız..
Birilerinin okuyup mutluluğunu ya da mutsuzluğunu paylaşması çok güzel, teşekkürler size...
YanıtlaSilDeniz,öyle içten yazmışsın ki acını hissettim,boğazımda birşey düğümlendi.Allah rahmet eylesin ikisine de,nur içinde yatsınlar.Kadınlar her zaman erkeklerden daha güçlüdür,onun içindir ki eşleri gittikten sonra yalnız yaşamayı başarırlar.Ne mutlu böyle anne ve anneanneye sahipsin.Güzel hatırlayacağın anılara sahip olmak büyük bir şanstır.Sevgilerimle
YanıtlaSilbenim dolu dolu olan gözlerimi göremiyorsun. kimseden saklamak zorunda değilim, rahatım o yüzden...
YanıtlaSilallah sabır versin sizlere, nur içinde yatsın deden ve baban. asla unutulmuyorlar, sadece yoklar artık.
bu şekilde yaşama devam etmenin tanımı da: "güçlü olmak" oluyor ne yazık ki... içinde kopan fırtınalardan habersiz...
öptüm seni deniz'im