30 Kasım 2012 Cuma

Günün Fotoğrafı 28-30 Kasım

28 - Zaman
Ne kadar da çabuk geçiyor değil mi? Denizin Yıldızı 2 yaşında :)


29 - Kış
Gorillerimi giymeye başladıysam kış gelmiş demektir...


30 - Lezzetli
Hayatınızda en azından bir kez yapın şu çikolatalı toplardan :) Burada tarifi var...


Bugün...

Bulutlu ve rüzgarlı bir Bursa gününden Merhaba,

Sabah eşimle beraber kalkıp artık zıvanadan çıkan evi temizleme kararı aldım bugün :) "Yok canım yine derli topludur" diye düşünmeyin sakın! Koridorda biriken toz öbekleri oluşmuştu artık. Çalışmıyorum diye 3 günde bir süpürge mi çalıştırmak zorundayım yahu? Gerçi bu hafta bugün hariç her gün nedense dışarı çıkmak için bir sebep yarattım kendime ve sokağa attım kendimi. Yarın da Supercellma ile direksiyon dersimiz başlıyor ve sonrasında Aile Saadeti Mode On! Gün bugündür deyip önce bi yürüyüşe çıktım ve fırından ekmek aldım sonrasında kahvaltı ve süpürge başladı çalışmaya. Bu arada süpürgemden nefret ettiğimi söylemiş miydim? Sanıyorum 2 sene oluyor Ümraniye Meydan AVMdeki YKM çalışanı kızın bize bu süpürgeyi kakalayalı... 1400W gücünde motoru var ama 1800 çalışıyor hem de toz torbasız dediydi... Kandık aldık. Evet ilk zamanlarda hakikaten emiş gücü çok tatmin edici idi. Eski süpürgeme göre ortalıkta toz zerresi bırakmıyordu ancak haznesi dolup duruyordu. O yanan kırmızı ışığı artık beni sinir edecek boyutlarda. Her evi süpürdüğümde zaten ışık yanıyor. Yani her seferinde boşaltmanız gerekiyordu. Yazın dayanamadım komple yıkadım haznesini, kuruttum ama nafile pek değişen bişey olmadı. Artık kırmızı ışığı sürekli yanıyor ama aldırmıyorum süpürüyorum. Emiş gücü %50 gibi ve yine her seferinde boşaltmama rağmen. Evet aslında bi çözüm var gibi dimi? Kaldırıp servise götürmek ancak servis ücretinin bir hayli pahalı olacağını düşünüyorum ve biraz da üşeniyorum açıkçası. Kör topal bu süpürge ile idare ediyorum. Toz torbasız kullananların genelinde böyle bir problem var mı bilemiyorum ama ben bir daha toz torbasız almak her halde. Torbalı süpürgelerin gözünü seveyim. Çıkar torbasını at çöpe, yenisi tak, bitti!

Ya bi de adı "EasyLife" PÖF!


Temizlikten bahsederken süpürge yaramı açmış oldum :) Bu şekilde eziyet halini alan temizlik bittikten sonra uzattım ayaklarımı tv izleyeyim dedim ancak öğle kuşağında seyretmeye değecek birşey bulamadım.

Şöyle bir ortam olsa hiç fena olmazdı şu an...


Ya da aşağıdaki gibi bi tabak makarna olsa mideye indirirdim...


En İyisi


İyi Tatiller!

Resimler Alıntıdır...

29 Kasım 2012 Perşembe

En Moda Hareketler Burada

Hamile kıyafetleri içinde kendinizi ana kraliçe gibi mi hissetmek istiyorsunuz? O halde çocuklarıyla birlikte güzelleşmek isteyen annelere müjde! Birbirinden özel ürünleriyle anneleri de en az çocukları kadar şımartmayı seven alışveriş kulübü unnado.com ile en trend görünen anne siz olabilirsiniz.

Anne olmak, çocuğunuz veya doğacak bebeğiniz için alışveriş yapmak güzel... Peki, ya bu hikaye nasıl başladığına dair bir de romantik video olsaydı? unnado.com ebeveyn olmaya doğru giden yolu bakın nasıl anlatmış!

“Sadece kıyafetler yetmez, çocuğum için özel ürünler de isterim” diyen anneleri de unutmuyor unnado.com...  Kıyafet ihtiyacınızdan banyo ihtiyacınıza, bakım ürünlerinden butik ve aksesuar ihtiyaçlarınıza kadar her şey en güzel haliyle burada. Çok özel indirimler, hediye çekleri ve kampanyalar ile alışverişin gülümseten hali unnado.com, keyifli alışverişler diler.


Bir bumads advertorial içeriğidir. 

28 Kasım 2012 Çarşamba

Öğretmenler Bu Yazı Size...

Aslında Öğretmenler Günü'ne denk getirmem gerekirdi ama kafamda evirip çevirdim acaba yazsam mı yazmasam mı diye...

Ben Öğretmenlik mesleğine kendi bulunduğum noktadan bakmak istiyorum. Belki bu yazı öğretmenlerin hoşuna gitmeyebilir ya da destekleyenler olabilir. Ama şunu belirtmek isterim ki mesleğinizi kötülemek, aşağılamak gibi bir niyetim yok bu yazıda. Neticesinde benim de bir zamanlar öğrenci olduğum ve bu zamana kadar da bir çok farklı alanda ve dalda öğretmenim olduğu unutulmamalı... Öğretmenlere saygım baki...

İstanbul'da çalıştığım dönemde iş yerindeki kızlarla arada yaptığımız bir muhabbettir aslında "Keşke öğretmen olsaydık" demek. Bence bir çok meslek gurubuna oranla çalışma koşullarının daha kolay olduğunu halen de düşünmekteyim. Klasik "Şubat tatiliniz var, yaz tatiliniz var, 3 ay çalışmıyorsunuz zaten" geyiklerine girmeyeceğim. Böyle bir gerçek var sanıyorum artık bunu öğretmenler de kabul ediyordur. Sonuçta devlet memuru bile olsanız yıllık izniniz 14-20 iş günü iken eğer öğretmenseniz yaklaşık olarak 30 iş gününü (belki biraz daha fazladır ama az olduğunu sanmıyorum.) evinizde geçirme şansına sahipsiniz. Özel sektör ve devlet memurları bu yüzden size ateş püskürüyor olabilir mazur görünüz ve kabul ediniz. 

Çalışma ortamınızın çok rahat olduğunu savunmuyorum. Kiminiz bacak kadar çocuklarla kiminiz ise zamane gençliği ile başa çıkmak zorunda. Ben otobüste, metroda görüp tavır ve hareketlerini gözlemlediğimde dehşete düşüyorken siz onları eğitmeye çalışıyorsunuz. Çalışıyorsunuz diyorum çünkü bir çoğunun eğitim gibi bir derdi yok zaten okulda bu tahmin edebiliyorum. Bu açıdan belki de öğretmen olmayan arkadaşlarınıza davulun sesi uzaktan hoş geliyor olabilir. Aldırmayın, bekleyin kendi çocukları olsun, büyüsün, okula başlasın (özellikle devlet okuluna) :)

Belirtmek istediğim başka bir nokta da, aslında her meslekte olduğu gibi öğretmenlik mesleğini de doğru düzgün yapanlarınız var, yapmayanlarınız var. Belki de doktorluk kadar önemli bence öğretmenlikte de mesleğini layıkıyla yerine getirebilmek. Çünkü doktorun yeri geldiğinde yaptığı bir eksiklik, bir hata hastanın canına mal olabiliyorken, öğretmenin yaptığı hatalar ya da işgüzarlık o öğrencilerin bütün hayatını etkiliyor maalesef. Son zamanlar sürekli yakınmıyor muyuz "Artık saygı diye bir şey kalmadı insanlarda" ve "Eğitimsizlikten oluyor bunlar hep" diye bağlamıyor muyuz genelde konuları... Aileler de öğretmenler kadar sorumlu bu konuda kabul ediyorum ama o ailelerin de vakti zamanında öğretenleri, öğretmenleri vardı... Üzerine alınanlar çıkacaktır belki o yüzden tekrar belirteyim ben bütün öğretmenler böyledir demiyorum ama "salla başı, al maaşı" zihniyeti ne yazık ki öğretmenlerde de var.

Batı'da nispeten büyük şehirde yaşayıp sabah nazlı nazlı evinden çıkıp okuluna giden öğretmenler olduğu kadar, köylerdeki okullarda, doğuda karda kışta veya terörün gölgesinde görevini yerine getirmeye çalışan öğretmenler de var unuttum sanmayın...

Ama bize mezun olmak yetmiyor, devlete girmek için KPSS'ye girmek zorundayız, kadro açılmıyor yeterince diyorsanız da belki de biraz farklı meslek gruplarını düşünmek lazımdır dostlar... Devlet için herkes KPSS'ye girmek ve çok çok yüksek puanlar almak zorunda ve özel sektör farklı meslek grupları için de çok iç açıcı koşullara sahip değil. Burada biraz açıyı değiştirip farklı yönden bakmak gerekir bence. Tabi bu öğretmenler için de geçerli, öğretmen olmayıp öğretmenleri eleştirenler için de...

Sürekli kendini geliştiren, yeni ve güncel ne varsa kendi alanıyla ilgili bunu öğrencileriyle de paylaşan, onların iyiliği ve eğitimi için özveride bulunanlarınıza da saygım  sonsuz, tekrar ve de tekrar ellerini öperim! Ben Köy Enstitülerinden mezun olmuş ve yıllarca köy, büyükşehir demeden devletin atadığı okulu bile olmayan köye dahi giden bir dedenin torunuyum, sanmayın ki öğretmenleri küçümsüyor ya da aşağılıyorum. Bulunduğum noktadan ve farklı açılardan bakmaya çalışmaktı sadece amacım. Eklemek istedikleriniz olabilir. Katıldığınız noktalar olabilir. Katılmadığınız noktalar olabilir. Saygı çerçevesinde olduğu sürece bütün eleştirilere açığım. 

Unuttuğum bahsi geçmeyen noktalarda vardır muhakkak ama dedim ya benim aklımdan geçenler bunlar...

Keşke hepimiz eğitime daha çok önem versek de daha bilinçli nesiller yetiştirsek...

27 Kasım 2012 Salı

Günün Fotoğrafı 22-27 Kasım

22 - Sıcak
Sıcacık çay gibisi var mı? Hele bardağınız benimki gibiyse :D


23 - Anahtar
Benim anahtarlarım hiç yalnız kalmıyorlar... Arkadaşları her daim yanında...


24 - Örgü/Yün
Anneannemin kendi elleriyle ördüğü beyaz berem! Bu kış giyilmeyi bekliyor...


25 - Ağaç
Hangimiz daha büyük sizce? :)


26 - Köpük
Tanıştırayım kendisinin adı Köpük :) Benim emektar kuçum!


27 - Huzur
Burada olmak bile benim için bir huzur kaynağı idi. Umarım tekrar gitmek nasip olur...


Aralık ayı için öneride bulunabilir ve hatta katılabilirsiniz bile :) Buradan...

26 Kasım 2012 Pazartesi

Hediyeleşme Etkinliği 2012

Keşke Gerçek Olsa yeni yıl için bir hediyeleşme etkinliği başlattı :) 

Biz bize, aramızda :)



Katılmak isterseniz buyrun efendim :) Ben katıldım bileeee...

Aralık Ayı Çekilişleri

Aralık ayına az bir zaman kala yine peş peşe çekiliş haberleri gelmeye başladı. Bir çoğunun son katılım tarihleri Aralık ayı olduğu için artık Aralık ayı çekilişlerine yeni bir sayfa açmak gerekli oldu...

İlk çekiliş haberi Moriçe'den! Resimdeki güzel hediyelere kavuşmak isterseniz tık tık
Son Katılım 20 Aralık


Her Şeyden Bir Tutam 3. çekilişi ile karşınızda! Katılmak için tık tık Son Katılım 20 Aralık


Yolun Neresindeyim bize teşekkür etmek için bir çekiliş düzenliyor. Katılmak için Tık Tık. Son katılım 25 Aralık.


Çağla da ilk çekilişini düzenleyenlerden :) Resimdeki kazanmak için tık tık
Son Katılım 24 Aralık



ÇokoPrens'in ilk çekilişine katılmak ve resimdekileri kazanmak isterseniz tık tık...



Oje Kokusu 1. yaş gününde ojeler hediye ediyor! Hem de iki set! Katılmak için tık tık
Son katılım 13 Ocak!



Öylesine Biri Blogunun 1. yaşını kutlayanlardan... Birbirinin devamı olan bu iki kitabı kazanmak için tık tık... Son Katılım 28 Aralık 2012



Hasır Şapka - Derya'nın çekilişi için tık tık

Son gün 28 Aralık!!!


25 Kasım 2012 Pazar

Mim - Çekmeceni Göster

Süslü ve Pembe Dünyam beni geçen günlerde mimlemişti. O şimdi "Unuttu mu acaba? Neden yapmadı?" diye düşünürken hem ona sürpriz yapmak hem de pazar gününe böyle bir başlangıç yapmak istedim :)

Aslında herkesi mimlemiş yazısında ancak bloguma gelip bizzat ve de özellikle beni mimleyince onu geri çevirmek tabi ki olmaz...

İşte benim banyodaki çekmecem... Ben ojelerimi genelde dolapta tuttuğum için bu resimde göremiyorsunuz. Saatlerim, taraklar, makyaj temizleme mendilim, kurtarıcım LOC li mendilim (çantamda bir tane, arabada bir tane ve evde bir tane :) ) Saç kurutma makinesinin yanında, altında veya üstünde saç düzleştiricim de var aslında ama o resmi çekerken henüz sıcaktı bu yüzden çekmeceye koyamadım. Soldaki kahverengi kutunun içinde de lenslerim var.



Tamam tamam itiraf ediyorum resmini çekeceğim diye düzenledim çekmecemi, normalde bu kadar intizamlı değil :P

Ben de sizin çekmecelerinizi görmek istiyorum :))



23 Kasım 2012 Cuma

Bu kış için dolaplarınızda Promod'a yer açın!

Fransa’nın en büyük kadın giyim markalarından Promod, Fransız şıklığı ile 54 ülkeden sonra, şimdi Türkiye’de.

Zaman sınırı olmayan tasarımlar da, en modern tasarımlar da Promod mağazalarında. Okula veya işe, konsere veya davete, sinemaya veya gezmeye giderken Promod’un slim pantolonları, Viktoryen bluzları, Barok esintili elbiseleri, şık paltoları, baskılı tshirtleri, deri çantaları, bootileri ilk elinize gelen parçalar olacak!

Kendinize daha fazla zaman ayırabilin diye, dolap başında harcanan saatleri Promod sizin yerinize azaltacak. Dolabınızı açtığınızda elinizin ilk gittiği parçalar artık Promod olacak!

Günümüzün modern kadınlarına, günün her anına uygun şık ve dikkat çekici seçenekler sunan Promod mağazaları Nişantaşı ve Buyaka Avm’de.






Bir bumads advertorial içeriğidir.

22 Kasım 2012 Perşembe

Günün Fotoğrafı 14-21 Kasım

14 - Kıyafetinden Bir Parça
Artık havalar soğuduğu için çekmecelerdeki yerini alan puanlı çoraplarım :)


15 - Hava Nasıl?
Bu gün burada nasıl da güneşli değil mi? :)


16 - Çantanda
Benden başka her şey var :)


17 - İçecek
Su, su ve su!!! Bol bol içmek lazım!


18 - Turuncu
Televizyon keyfi yaptığımız turuncu koltuğumuz!


19 - Rahat
Böyle bir rahatlık var mı ya? Bozcaada'da kimseye aldırış etmeden uyuyan kuçu kuçu!


20 - Minik
Benim minik çikolata toplarım! Offf ne zamandır yemiyorum ya!


21 - Arkanda Ne Var?
Muhteşem bir boğaz manzarası varDI... :)









Oyun Odasını Hazırlayın!

xbox 

Xbox, çok yakında Türkçe olarak Türkiye’de satılmaya başlanacak. Hem de sadece önyüzde değil, tüm içerik, servis ve oyunların satın alınabildiği Xbox Mağaza’sında da Türkçe dil seçeneğini destekliyor. Benden söylemesi: Hemen küçük odanızın dekorasyonuna el atın ve şöyle afilli bir oyun odası tasarlayın.

Öncelikle güzel, orta boy bir LCD TV edinin. Çünkü Xbox 1080 p yani Full HD görüntü kalitesi desteği veriyor. Bu da oyunları daha gerçekçi oynamanızı sağlıyor.

Televizyonun karşısındaki koltuğu çok büyük seçmeyin. Xbox Kinect oynarken oldukça geniş bir alana ihtiyacınız olabilir. Sadece vücut hareketlerinizle oynama imkanı sunan bu teknoloji oldukça fazla efor sarf edeceksiniz.

Benden sevimli bir uyarı size: Evinizden hiç çıkmak istemeyeceksiniz...

Detaylı bilgi için; http://www.xbox.com.tr

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Home Sweet Home...

2 gece 3 gün süren Balıkesir seyahatimden dün gece döndüm ve bugün ayağımın tozuyla blogumdan sizlere sesleniyorum ey ahali! :)

Normalde leyleği havada gören insanlar yazı genelde seyahat ederek geçirirlermiş ya, biz havada neyi gördük bilmiyorum ama bu yaz annemler için taşınmakla geçti. Yaz bitti sonbaharı aştık neredeyse kışa giriyoruz ama bizim taşınma telaşımız bitmedi :)

Önce Altınoluk'ta yazlık tutulunca o evin eşyaları taşındı. Sonra Eylül'de abişkonun evi taşındı. Sonra Balıkesir'de bi eşyaları toplayıp depoya kaldırma durumundan sonra depodaki eşyalara kıyamayıp onları tekrar eve taşıdık :) Aslında organize olup taşıma şirketi kurabiliriz artık lakin çok fazla tecrübe sahibi olduk! Koli paketleme konusunda doktoramı yapmış bulunmaktayım. Aynı tecrübe eşyaları eve göre yerleştirme konusunda da mevcut...

Neyseki eşyalar bir hayli aralandı anca eski evde gömme dolaplar mevcut idi ama biliyorsunuz artık yeni binalarda böyle bir alışkanlık yok. Bu yüzden bu ev için gardolaplar sipariş edildi ve onların içine konması gerekenler evin bir köşesine yığıldı mecburen. Bu yeni ev benim çok içime sindi annemler açısından. Pek gözüm arkada kalmadı yani. Düz ayak olması etrafında marketler olması ve tam karşısında otobüs durağı olması onlar için çok avantajlı oldu. 

Koliler açılıp eşyalar yerleştirilirken çıkanlar bizi hüzünlendirdi bazen. Mesela rahmetli dedemin çantasını buldum. Hatırlar mısınız eskiden böyle bond tipi çantalar vardı... Hem rahmetli babamın hem de rahmetli dedemin vardı benim. Dedem gazeteden kestiklerini ve saklanması gereken evrakları koyardı bu çantanın içine...


Hatta o çantanın içinde bakın ne buldum? Aria'yı hatırlayanınız var mı? :) 


Bu arada her şey güllük gülistanlık değildi tabi. Pazartesi sabahından salı günü akşamüstüne kadar süren bir elektrik işkencesine maruz kaldık. Bina yeni olduğu için elektrikin kapatılıp yeni daireler için tekrar açılışı yapılacakmış ama bütün herkesin evraklarını alan UEDAŞ (Balıkesir'e de onlar bakıyor.) Bizim evrakları işleme koymamış. Pazartesi gecesi 21.00'e kadar çalışıyorlarmış ve bizim evraklar 17.00'den sonra işleme konduğu için pazartesi gecesini apartmanca karanlıkta ve soğukta geçirdik. Salı günü öğlen herkesin elektriği var bi bizim yok :D Şaka gibi dimi? Tekrar gidildi evrak teslim edildi ve UEDAŞ ile telefonlaşmalar yalvarıp yakarmalar neticesinde 16.00'da elektriğimiz açıldı! 

Pazartesi gecemiz şekildeki gibi pek romantik geçti :)


Benim son 3 günüm böyle geçti... Haftasonuna yaklaştık umarım haftanız güzel geçiyordur... Ben vakit buldukça hepinizin yazılarını okumaya çalışacağım... 

Şimdilik Sevgileeeer!


Son resim alıntıdır...


18 Kasım 2012 Pazar

Denizin Yıldızına Yol Göründü...

Alt komşunun "Sizin banyodan su akıyor" diye çemkirmesiyle başlayan problemimiz bu pazar itibariyle son bulmuş durumda... Tahminimizce uzun zamandır bir sızdırma söz konusuymuş ancak daha yeni haber vermişler sevgili alt komşularımız. Dün su tesisatından anlayan ve nereden su kaçağı olduğunu hemen tespit eden şu muhteşem cihazlı abilerden birini çağırdık ve 3 dakika içinde bize su kaçağı olmadığını büyük ihtimal banyodaki giderden su sızdırdığını ve fayanslardan bir ya da iki tanesini kırarak problemin çözülebileceğini söyledi. (Bunun için de 100 kafa tosladık.)

Bugün de bu işlerden anlayan bir tesisatçı abimizi getirdik ve hiç fayans kırmadan iş halledildi sanıyorum. Henüz alt komşudan olumlu ya da olumsuz bir tepki göremedik zira yapılan işlemin kurumasını beklediğimiz için yarın sabaha kadar duşu kullanamayacağız.

Bu şekilde hafif problemli geçen bir haftasonundan tabi ki pek bişey anlamadım. Dün gece de uykum kaçtığı için 2.30 sularında odadaki sinekle düello yapmaktaydım ve yarın da erkenden Balıkesir yollarında olacağım... Ben bu haftadan bir şey anlamadım ama önümüzdeki haftalardan ümitliyim :)

Aralık'ın ikinci haftası bomba bir yerde olacağım ancak şimdilik sır! :) Beni bekleyin ve de merak edin ve de özleyin!!! 1-2 gün buralardan uzaklarda olacağım...


Hepinize İyi Haftalar diliyorum!

Resimler Alıntıdır...

17 Kasım 2012 Cumartesi

Film Mimi

Geçtiğimiz hafta Ebru ve Selma beni mimlemişti ben de çok geç olmadan mimlerini cevaplıyorum.

Okuyunca kolay gibi gözüken bu mimi ancak şimdi tamamlayabiliyorum... Sorular çok basit ama üzerine düşününce benim gibi izlediği filmleri bir süre sonra unutan biri için tam bir kabus...

Cevapları tam olarak veremiyorum belki de ya da önümüzdeki günlerde bu soruların cevaplarını isteseniz belki bambaşka cevaplar verebilirim ama şimdi içimden gelenler bunlar...

Hayatınız bir film olsa hangi filmde başrol olmak isterdiniz?
Benim belki de bu zamana kadar izlediğim en komik filmlerden biri. Animasyon filmleri severim ama Buz Devri'ni tek geçerim. :) Ben Diego olup dostlarımla maceradan maceraya atılmak isterdim. Aslında Diego sudan korkuyor ve yüzmeyi pek beceremiyor, bu özelliği ile bana benzemiyor ama yine de ben onu seçiyorum :)


Sizi anlatan en iyi, en unutulmaz film sahnesi ne olurdu?
Beni anlatan bir film var mıdır? Varsa da ben izlemiş miyimdir bilemiyorum. Bu yüzden benim en beğendiğim film sahnelerini paylaşmak istedim. Belki filmin beğendiğim birden fazla sahnesi olabilir tabi...

İzlediğim en romantik filmlerden biri. Konusu itibariyle aslında klasik romantizm dolu filmlere benzemiyor ama sizi içine çekip alıp götürüyor. Özellikle küçüklük zamanlarındaki sahneler...


Yıllar önce izlediğim ve "Vay be!" dediğim bir diğer romantik film... Tam biz bayanlara göre... Özellikle filmin sonlarında bazı noktalar açıklık kazandığında çok duygulanmıştım.


Aklı kıt bir insanın hayatını anlatan değişik bir film... Etkilendiğim replik olarak da bu filminden alıntı yaptım zaten...



Bir başka Tom Hanks filmi... Hem güldürüp hem de düşündüren türden...


Venedik'te geçmesi sebebiyle derhal ilgimi çeken, kesinlikle izlenmeli diyebileceğim bir film. Film boyunca sürekli iki seçenek arasında gidip geliyorsunuz ve son noktada dahi karar verebilmiş değilsiniz... Sürükleyici ve heyecanlı :D



Binlerce film sahnesi içinde sizi en etkileyen sahne?
Nefes filminde karakolun basılma sahnesi beni de Selma gibi çok etkiledi... Birden silah sesi, elektriklerin sönmesi o sahneler gözümün önünden bir süre gitmedi...


Aklınızda en çok yer eden, adeta başucu cümleniz olan replik hangisi?
Aslında başucumda duran, aklımdan hiç çıkmayan bir replik hatırlayamadım ama internette sevdiğim filmlerde yaptığım ufak bir araştırmadan sonra aşağıdaki repliğin beni etkilediği düşündüm ve onu paylaşmaya karar verdim.

- neden ölüyorsun anne?
+vaktim doldu, sıram geldi. ah hayır, sakın korkma bir tanem; ölümde hayatın bir parçası. hepimizin kaderinde olan bir şey. bunu bilmiyordum ama senin annen olmak da kaderimde vardı. elimden geleni yaptım.
- çok iyiydin anne.
+ ben insanın kaderini kendinin çizdiğine inanırım. tanrının sana verdiklerini en iyi şekilde değerlendirmelisin.
- benim kaderimde ne var anne?
+ onu kendin bulman gerekecek.

Forrest Gump adlı filmden... (Kaynak Ekşisözlük) Unutulmayan film replikleri - 981

Ve son olarak filmlerle adeta bütünleşmiş o güzelim film müziklerinden favorileriniz hangileri?

Jeux d'enfants - La vie En Rose :) Kendi nişanımda da kullanmıştım... Hatta abartıp eşime melodi olarak atamışlığım bile vardır :)


Aklıma şu anda başka bir şarkı gelmedi ancak geldiğinde ekleme yapmayı planlıyorum.

Bu mimi yapmak isteyen herkese armağan ediyorum :)

Keyifli bir cumartesi günü olması dileğiyle...